Ardanuç-Yolağzı Köyü Demirciler Mahallesinde Şirin Ali Usta sıcak demirci atölyesinde çalışmakta, yanındaki müşterisi ile sohbet ederken de karşıdaki Nasudev Tarlası’nda çift sürmekte(1) olan kayınçosu Hacı Mehmet’ti de pencereden izlemektedir. Kayınçosu ile Usta’nın arasının biraz açık olduğunu anlayan müşteri, O’na bir ders vermek için Usta’ya danışır. Yörede nazarının değmesi ile tanınan müşteriye Usta, insan ve öküzler dışında olanlar için izin verir.
Üç çift öküz ile koşulan tarlanın sınırına gelindiğinde çift geriye döner, topraktan çıkan cılka(2) ucundaki demir hop ayna gibi parlar ve nazarcımızın gözleri ile buluşur. Çift biraz ilerledikten sonra aniden duraklar, morbet(3) yere düşer. Cılka toprak altındaki bir taşa takılmış, hopun ucu kıvrılmış, iş göremez durumdadır. Hopu sökerek eniştesinin atölyesine götüren Hacı’ya, işinin ancak üç kişilik katmer karşılığında yapılacağı söylenir. Hacımızın evi uzakta olduğu için ablasının yani Ustamızın evine gider ve:
-Bacili!.(5).Kocan üç kişilik katmer yapmanı istedi,der ve odada dinlenmeye başlar.Ablası katmeri hazırladıktan sonra bir kolopa yoğurt eşliğinde kardeşini gönderir.Atölyede sofraya oturduklarında;nazarcının işi tamamlanmış,hopun da son rötuşları yapılmıştır.Katmeri büyük zevkle midesine indirmekte olan Usta:
-Çok gozal olmiş ola!..Sanki benim hatun yapmış, der. Gülmemek için kıvranan Hacı:
-Eee!..O da anamın çırağıdur.Ama sen gena(6) ye,malın gibi ye,der.
1-Çift Sürmek: Birkaç çift öküz gücü ile tarlada toprağı alt üst etmek.
2-Cılka: Karasaban
3-Morbet: Çift sürerken boyunduruk ortasına oturarak öküzleri yöneten küçük çocuk.
4-Katmer: Yufkaları arasına ceviz içi serpilmiş yöresel börek.
5-Bacili: Ablacım
6-Gena: Yine
ISLIKLA ÇAĞIRMA
ISLIKLA ÇAĞIRMA
Çobanların en yakın yardımcıları sadık köpekleridir.Çok uzaklardan sesinden ve “früit,früit,früit..” diye ıslıkla çağrılmaları halinde sahibinin yanına koşarlar.
Ardanuç-Yolağzı Köyünde Molla Ali Pehlevan’ın evine Kala’dan(1) memur gelmiş,muhtarla görüşmek istemektedir.Muhtar diğer mahallede oturduğundan getirilmesi için torun Adnan Pehlevan görevlendirilir.Zırıki(2) oluşu ile bilinen 10 yaşlarındaki torun ;Veysel Yüksel’in harman yerinden mahallesi karşısına geçerek muhtarı çağırmaya başlar.Muhtardan ses gelmeyince bu sefer de”Früit,früit,früit..” diye ıslıkla çağırmaya başlar,yanındaki arkadaşı karşı gelse de devam eder.Halbuki muhtar yakın bir evdedir,ıslığı duyunca öfke ile gizlice çocuklara yaklaşır, bacaklarına bastonunu fırlatır ve taşlamaya başlar.Neye uğradıklarını şaşıran çocuklar tarladan aşağı doğru kaçmaya başlarlar. Muhtar peşlerinden:
-Na var!..Ola it oğlu, itlar? Diye bağırır. Taş menzilinden uzaklaştıktan sonra ıslıkçımız:
-Emi!..Dedem çağırıyerdi,dedem!..Diye cevap verir.
1-Kala: Köylülerin Ardanuç ilçelerine verdikleri isim.
2-Zırıki: Şımarık, aksi çocuk.
HA BU KARADENİZ
HA BU KARADENİZ
Köyün birinde bir çoban, sürüsünün pazarlamasına yardımcı olmak için Batum’a gider. Köyüne dönünce; köyünden hiç ayrılmamış bir arkadaşına gördüklerini anlatmaya başlar. Batum’un yemyeşil bir ova içinde deniz kenarında olduğunu, büyük pencereli çok yüksek binalar gördüğünü, denizin adına Karadeniz dendiğini ve bu denizin de uçsuz bucaksız olduğunu ballandırarak anlatırken; bizimki artık dayanamaz:
-Ola heee!..He,da!..Ha bu Karadeniz,bizim Karagol’dan da beyuk degil yaaa,hoş!..Der.
GENÇ VALİ
İsmet İnönü, Atatürk’ün Başbakanı iken Ardahan üzerinden Artvin’e geleceği duyulur. Artvin’in ileri gelenleri, sözcülüğe Ardanuç-Yolağzı köyünden Molla Ali Pehlevan’ı seçerler ve sınırda karşılarlar. Kutul’da bir yemek verilir. Yemekte yöre meseleleri konuşulur, İsmet Paşa ayrılırken de sözcümüze:
-Benden başka bir isteğiniz var mı? Diye sorar.
-Sayın Paşam!..Bize genç ve çalışkan bir vali gönderin diye cevap alır.
Ancak bu istekten kimse memnun olmaz, Paşamız uzaklaştıktan sonra “Bu kadar sorunumuz varken, yalnız bir vali istenir mi?”Diye çıkışanlara “Aklında yalnız vali kalır”demesine rağmen tenkitten kurtulamaz. Kısa süre sonra ise Refik Koraltan isimli bir genç, vali olarak atanır. Bayındırlık işleri yanında en uzak köylere dahi okullar açılır, Kuvarshan ve Murgul maden yatakları işletmeye alınır. Artvin, öğrenim ve yüksek tahsilli oranında, nüfusuna göre birinciliği başka bir ilimize bırakmayan bir il haline gelir.
YAZ MI, KIŞ MI?
Yolağzı Köyü’nden Ömer Pehlevan, Ardanuç-Kapı Köydeki yaşlı akrabasının ziyaretine gider. Dereden tepeden konuştuktan sonra yaşlı adam bir anısını anlatmaya başlar:
- “Bir tarihte; okuzlari kızağa koştuh, Killuğa(1) oduna gettuh.(2)Okuzlari çayıra salduh, onlar otliyer, ben başladım odun yapmaya. Ama hava savuh(3),kar adam boyi(4)”diye konuşmaya başlayınca bizimki daha fazla dayanamaz:
- Emi!..Yaz miydi?,Kış miydi? Diye atılır. Adam iyice şaşırır ve:
- Ola!..Bilmam ki,yaz miydi? Kış miydi? Der.
1-Killuğa: Killik ormanına
2-Gettuh: gittik
3-Savuh: Soğuk
4-Boyi: Boyu
KURT DUŞTİ(1)
Ardanuç-Yolağzı Köyü’nün akıllı delisi Asım Demirci Ağabeyi ile köyün sığırtmacıdır ve yalan söylemesi ile bilinir. Uzun Çayır otlağında koyun sürüsü ile nahır(2) yan yana otlamaktadır. Asım, Koco (3) oynamakta olan çobanların yanına koşar ve katıla katıla gülerken:
- Ola!.. Vallah suruya kurt duşti,kurt!..Der ve gülmeye devam eder.
Oyuna dalmış olan çobanlar aldırmaz, oyunlarına devam ederler. Başka tarafta olan ağabeyi durumu anlar ve köpekleri çağırarak kurdu koyunlara zarar vermeden ormana doğru kovar. Köpeklerin koşuşmaları ve havlamaları üzerine oyuncularımız kendilerine gelir, görev yerlerine koşarken de:
-Ola tuh!..Asım, Asım olalı, bir defe doğru dedi, ona da biz orali olmaduh(4), derler.
bir toz duman edem, hele bir seyredin, der. Bu sırada tosunların gözleri ile Abdulvehap’ın gözleri çakışır. Tosunlar aniden harman çeperinden (3) atlayarak yola çıkarlar. Öküzle de onları izlerler. Sürüklenen düvenler yoldan duman halinde toz çıkarır. Hayvanlar sakinleştirilir, düvenlerin onarımına geçilir, öküzler otlağa gönderilir. Düvenin taşlarını tamir ederken de M.Ali Usta Ağabeyine:
-Havada sinek yoh, habu tosunlar niya(3) bızıklandi(4), anlamadım, der.
1-Gemi: Düven, döven
2-Harman dövme: Harmanda daneleri ayırma işi
3-Çeper: Ahşap çit
4-Niya: Niçin
5-Bızıklanma: Bızıkı denen iri sineğin ısırması ile hayvanların kaçışması
SEN BENİM...
Ardanuç-Yolağzı Köyü’nde sığırtmaçlık yapmakta olan köyün akıllı delisi Asım Demirci, çok zor geçinmesine rağmen daha genç yaşında fazla çocuğu olur. Çocuklarının perişan durumuna acıyan eski muhtar Cemal Önür, kendisini koruması için bir paket kaput alır, hediye olarak kendisine götürür ve:
-Asım!..Daha bu yaşta, bir çok çocuk yaptın,hepsi de perişan,kendini koruman için…Derken Asım’ın tepesi atar:
-Sen benim s..imin kahyası mısın? Diye çıkışır. Cemal Usta, neye uğradığını şaşırır, elindeki paketi cebine koyarken:
-Tamam, Asım, tamam, sen haklısın der ve oradan ayrılır.
Fevzi Durmuş
Fevzi Durmuş